Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 46

1. Onama hâlinde

II.  Yetkisiz temsil

1.   Onama hâlinde

Madde 46 - Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.

Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

II - Salâhiyetin fıkdanı

1 - İcazet

Madde 38 - Bir kimse salâhiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet  verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 46 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 38 inci maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 46 ncı maddesinde, yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemi, adına sözleşme yapılan kişi tarafından onanması durumu düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 38 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan “II. Salâhiyetin fıkdanı / 1. İcazet” şeklindeki ibareler, Tasarının 46 ncı maddesinde, “II. Yetkisiz temsil / 1. Onama hâlinde” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununda tek fıkradan oluşan madde, Tasarıda iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 38 inci maddesinde kullanılan “alacaklı veya borçlu olmaz.” şeklindeki ibare, burada yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemin bağlayıcılığının söz konusu olduğu göz önünde tutularak, Tasarının 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında “temsil olunanı bağlar.” şeklinde ifade edilmiştir.

Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

III-) Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi:

Alt Komisyonca, Tasarının 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen “yaparsa” ibaresinden sonraki noktalı virgül işareti, virgül işareti olarak; maddenin ikinci fıkrasında hatalı yazılmış olan “anamayacağını” ibaresi ise “onamayacağını” olarak değiştirilmiş ve Komisyonumuzca da madde bu şekliyle kabul edilmiştir.

IV-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

II. Ohne Ermächtigung

1. Genehmigung

Art. 38

1 Hat jemand, ohne dazu ermächtigt zu sein, als Stellvertreter einen Vertrag abgeschlossen, so wird der Vertretene nur dann Gläubiger oder Schuldner, wenn er den Vertrag genehmigt.

2 Der andere ist berechtigt, von dem Vertretenen innerhalb einer angemessenen Frist eine Erklärung über die Genehmigung zu verlangen und ist nicht mehr gebunden, wenn der Vertretene nicht binnen dieser Frist die Genehmigung erklärt.

2-) CO:

II. En l’absence de pouvoirs

1. Ratification

Art. 38

1 Lorsqu’une personne contracte sans pouvoirs au nom d’un tiers, celui-ci ne devient créancier ou débiteur que s’il ratifie le contrat.

2 L’autre partie a le droit d’exiger que le représenté déclare, dans un délai convenable, s’il ratifie ou non le contrat; elle cesse d’être liée, faute de ratification dans ce délai.

V-) Yargı Kararları:

1-) YHGK, T: 30.11.2021, E: 2017/1541, K: 2021/1516: 

“… 4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 01.08.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince müvekkilinin taşınmazında kiracı olarak bulunduğunu, diğer davalı ...’ın ise kira sözleşmesinden dolayı kefil ve garantör olarak sorumlu olduğunu, davalı şirketin 2012 yılı Temmuz ayı kira bedelini … TL ödemediğini, müvekkilinin davalı şirkete … 5. Noterliğinin 09.07.2012 tarihli ve … yevmiye numaralı kira bedelinin ödenmesi ve tahliye istemli ihtarname keşide ettiğini, ihtarnamenin davalıya 11.07.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, temerrüt ihtarına rağmen bugüne kadar kira bedelinin ödenmediğini ileri sürerek davalı şirketin taşınmazdan tahliyesine ve … TL kira alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davaya konu kira sözleşmesinin müvekkili şirketi bağlamadığını, müvekkili şirketin kira sözleşmesini imzalamadığını, sözleşmede imzası bulunan diğer davalı ...’ın şirketin küçük ortağı olup şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığını, şirketin kurulduğu günden itibaren şirketi temsil yetkisinin ....’a ait olduğunu, kira sözleşmesinin imza kısmında müvekkili şirketin kaşesinin bulunmadığını ve müvekkilinin kira sözleşmesine yazılı veya sözlü icazetinin bulunmadığını, davalı ...’ın yaptığı işlemin yetkisiz temsil olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayanarak keşide edilen ihtarname de geçersiz olduğundan temerrüdün gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kira sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunmakta ise de kefaletin geçerli olmadığını, kira sözleşmesinde kiracı olarak görünen şirketin sözleşmeyi imzalamadığını, kiracı ve müteselsil kefil bölümlerinin müvekkili tarafından imzalandığını, müvekkilinin kiracı olmadığını, kiracı kısmında diğer davalı şirketin adı ve kaşesi bulunmadığı gibi müvekkilinin imzasını şirket adına atılmış imza olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, şirketin yetkili temsilcisinin ... olduğunu, kiracının imzalamadığı sözleşmenin yasal olarak geçerli olmadığını ve sözleşme hükümlerinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

… 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin … sayılı kararı ile; kira sözleşmesinde davalı şirketin imzasının bulunmadığı, her ne kadar sözleşmede davalı ...’ın kiracı olarak imzası mevcut ise de adı geçenin kiracı olmadığının ihtilaf konusu olmadığı, davalı şirketin yazılı sözleşmeye icazet verdiğine dair herhangi bir delilin bulunmadığı, kira sözleşmesine göre davalı ...’ın esasında kiracı olmayıp müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı, mevcut yazılı sözleşmenin davalıyı bağlaması söz konusu olmadığından sözlü bir kira sözleşmesinin mevcudiyetinin kabulünün zorunlu olduğu, bu takdirde 2012 yılı Temmuz ayının kira parasının Temmuz ayının son gününe kadar ödenmesinin icap ettiği, temerrüt ihtarnamesinin bu süre dolmadan 09.07.2012 tarihinde keşide edildiği, gönderilen ihtarnamenin geçerli olmadığı, 2012 yılı Temmuz ayının kira parası dava açıldıktan sonra ödendiğinden kira alacağı ile ilgili davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle … davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 tarihli ve 2013/7464 E., 2013/10951 K. sayılı kararı ile; “…Davacı, 1.8.2009 başlangıç tarihli 5 yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanmış, söz konusu sözleşmenin ilk sayfasında kiracı olarak ... Tur Gıda San ve Tic Ltd Şti kiracı olarak gösterilmişse de sözleşmenin imza bölümünde kiracı şirket temsilcisi ...’ın kiracı adı altında imzasının bulunduğu gibi, aynı zamanda sözleşmeyi müteselsil kefil olarak da imzaladığı görülmüştür. Kiracı adı altında şirket ismi ve kaşesi bulunmamakta ise de temsilcinin aynı zamanda sözleşmeyi kefil sıfatıyla da imzalaması karşısında kiracının şirket olduğunun kabulü gerekir. Nitekim davacı 9.7.2012 tarihinde keşide ettiği ihtarnamede şirketi muhatap olarak göstermiş, davalı ...’da kendisinin kefil olduğunu kabul etmiştir.

9.7.2012 tarihinde keşide edilen temerrüt ihtarnamesi 11.7.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ihtarname ile davalı şirketin 2012 yılı temmuz ayı kira bedeli … TL ’nin tahsili istenmiştir. Davalı şirket 30 günlük yasal süreyi geçirdikten sonra ödemede bulunmuş olmakla temerrüt olgusu gerçekleşmiştir. Bu nedenle davalı şirket hakkında tahliye kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.03.2014 tarihli ve … E., … K. sayılı kararı ile; önceki gerekçenin yanında, bozma kararında geçen “…kiracı şirket temsilcisi ......” ibaresinin doğru olmadığı, ...’ın şirket yetkilisi olmadığı, davalı tarafın bu yönde bir kabulünün de bulunmadığı, ticaret sicil memurluğundan gelen cevabi yazı ve eklerine göre davalı ...’ın sadece şirket ortağı olduğu, … Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, tarh dosyasında 01.08.2009 tarihli yazılı kira sözleşmesine rastlanılmadığının belirtildiği, 09.07.2012 tarihli ihtarnamede yazılı kira sözleşmesinden bahsedilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davalı ... Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin dava konusu kiralananda 01.08.2009 tarihli kira sözleşmesi gereğince kiracı olarak kabulünün gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

...

22. Kira akdinin sona erme sebeplerinden birisi de kiracının temerrüdü olup kira bedelinin ödenmemesi veya geç ödenmesi durumunda akdin feshinin biçim ve koşulları BK’nın 260 veya 288. (TBK’nın 315 veya 362.) maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre kiraya verenin kira sözleşmesini feshedebilmesi için öncelikle kiracıya fesih ihtarnamesi göndermesi gerekir. Bu ihtarnamede muaccel kira borcunu ödemeyen kiracıya borcunu ödemesi için BK’nın 260 veya 288. (TBK’nın 315 veya 362.) maddelerinde öngörülen bir mehil verilir. İhtarda bu mehil içerisinde miktar ve tutarı belirtilen kira borcu ödenmediği takdirde kira sözleşmesinin feshedileceği ve tahliye davası açılacağının yazılması zorunludur. Kiracı mehil süresi içinde kira borcunu ödemez ise kiraya veren tahliye davası açabilir. Kiraya veren genel mahkemede tahliye davası açmadan icra takibi ile tahliyeyi gerçekleştirmek isterse İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 269-269/d maddeleri arasında düzenlenen kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye takibi yoluna başvurabilir. Bunun için de İİK’nın 269. maddesinin 1. fıkrası gereğince bu ihtarın ödeme emrine yazılarak kiracıya gönderilmesi gerekir.

23. Uyuşmazlık açısından “yetkisiz temsil” kavramının … kısaca açıklanması gerekmektedir.

24. Bir kimsenin temsil yetkisi olmadığı hâlde başka bir kişi adına bir hukukî işlem veya sözleşme yapması, yetkisiz temsil olarak ifade edilmektedir. Burada yetkisi olmadan başkası adına hukukî işlem yapan kişiye “yetkisiz temsilci” denir.

25. Yetkisiz temsilin söz konusu olabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Öncelikle, yetkisiz temsilci ile üçüncü kişi arasında bir sözleşme yapılmış olmalıdır. Yetkisiz temsilcinin, bu sözleşmeyi başka biri özellikle temsil olunan adına yapmış olması gerekir. Nihayet temsilen işlem yapan, temsil yetkisine sahip olmamalıdır.

26. Yetkisiz temsil BK’nın 38 ve 39. (TBK’nın 46 ve 47.) maddelerinde düzenlenmiştir. …

27. Yetkisiz temsilde temsilcinin yaptığı sözleşme, kurulmuş olmakla birlikte yetkisiz temsil olunanın hukuk alanında hüküm ve sonuçlarını doğurmaz. Temsil olunan onayıncaya kadar sözleşme, eksik bir sözleşmedir. Bu durumda “askıda hükümsüzlük” söz konusu olur. Temsil olunan, yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemleri onayabilir. Bu durumda BK’nın 38. (TBK’nın 46.) maddesi gereğince, yetkisiz temsilcinin yaptığı işlem temsil olunanı bağlar. Onama, yetkisiz temsilci tarafından yapılan bir hukukî işleme veya sözleşmeye, daha sonra temsil olunanca verilen onaydır. Onama için herhangi bir özel şekil şartı bulunmamaktadır. Onama, geçmişe etkili sonuçlar doğurur. Böylece onama, yetkisiz olarak yapılan sözleşmeyi sanki baştan itibaren temsil yetkisi varmış gibi geçerli hâle getirir.

28. Bazı istisnai durumlarda, temsil yetkisi bulunmamasına ve onama verilmemesine rağmen, yetkisiz temsilcinin yaptığı sözleşmeler temsil olunanı bağlar. Bu hâllerden birisi yetkisiz temsilcinin iş ve işlemlerinin temsil olunan tarafından benimsenmiş olmasıdır. …

29. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; … Davacının davaya dayanak olarak gösterdiği 01.08.2009 tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi incelendiğinde, kiraya verenin ..., kiracının ... Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu ancak imzaların bulunduğu bölümde kiracı ve müteselsil kefil olarak ...’ın isim ve imzasının bulunduğu, aylık kira bedelinin net 3.500TL olduğu, sözleşmenin 2. maddesinde kira bedelinin her ayın en geç 3. iş gününde davacının banka hesabına yatırılacağı, 8. maddesinde ise kira süresini izleyen yıllarda ve süre sonunda akdin yasa gereği yenilenmesinde, önceden ihbar ve ihtara gerek olmaksızın, en az son 12 aya ait DİE’nin açıkladığı TÜFE ve TEFE oranının toplamının aritmetik ortalamasına 5 (beş) puan eklenerek hesaplanacağı kararlaştırılmıştır.

30. Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin kira sözleşmesini imzalamadığını, sözleşmede imzası bulunan ...’ın şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığını iddia etmiş ise de; davacının banka hesap ekstresi incelendiğinde, davacının hesabına 01.10.2009 tarihinden itibaren her ayın 1’i ile 7’si arasında çoğunlukla davalı şirket tarafından bir kez de davalı ... tarafından kira bedeli açıklaması ile 3.500TL ödeme yapıldığı, 2010 yılının Ağustos ayından itibaren de sözleşmedeki artış şartı gereğince kira bedelinin 3.800TL’ye yükseltilerek yine ayın 1’i ile 7’si arasında davacıya ödendiği, sonraki yıllarda da kira bedellerinin artırılarak ödenmeye devam edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda her ne kadar kira sözleşmesinde imzaların bulunduğu kısımda davalı şirketin adı ve kaşesi bulunmamakta ise de, davalı şirketin, sözleşmeyi benimseyerek kira bedelini sözleşmede belirtilen sürede ve miktarda ödediğinin, sözleşmeyi kiracı ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan yetkisiz temsilci ...’ın imzaladığı sözleşmeye icazet (onay) verdiğinin kabulü gerekir.

31. Davacı, davalı şirketi muhatap göstererek 09.07.2012 tarihli ve … yevmiye numaralı fesih ihtarnamesi göndermiş ve ihtarnamede muaccel kira borcunu ödemeyen kiracıya borcunu ödemesi için Kanun’da öngörülen otuz günlük mehil vermiştir. Temerrüt ihtarnamesi 11.07.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı şirket otuz günlük yasal süreyi geçirdikten sonra ödemede bulunmuş ve temerrüt olgusu gerçekleşmiştir. Bu nedenle mahkemece, davalı şirket hakkında temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilmesi gerekmektedir.

...

33. Hâl böyle olunca, direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir. …”

2-) Y. 15. HD, T: 15.06.2017, E: 2017/983, K: 2017/2577: 

“… Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

… davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Davacı eser sözleşmesinden doğan bakiye iş bedelinin ödenmediğini ve … 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı işin ayıplı ifa edildiğini, davacı çalışanına 6.000,00 TL ödeme yapıldığını ve kalanın … bedeli olarak düşülüp hesabın kapatılmasına karar verildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, dairemizin bozma kararına uyularak tanıklar dinlendikten sonra mahkemece; süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı ve ödeme yapılan kişinin para tahsil etmeye yetkili olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

...

Bir kimse bizzat kendisi tarafından yapılan sözleşme ve işlemlerle borç altına girebilir ise de kanuna uygun biçimde kendisi namına başkası tarafından yapılan sözleşme ve işlemler ile de borç altına girebilir. Bir kimsenin kendisi adına yapılan işlemlerle borç altına girebilmesi bakımından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki hükümlerin gözetilmesi gerekir. Bunlar TBK’nın 40. ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri, 547. ve devamı maddelerde düzenlenen ticari temsilciye ilişkin hükümler ve 551. maddede düzenlenen ticari vekillere ilişkin hükümdür. Bu hükümlere göre kişi adına yapılan işlemlerle borç altına girebileceği gibi, alacağının tahsil edilmesi, borcu söndüren yazılı belge düzenlenmesi gibi borçla ilgili kendisi yönünden hukuki sonuç doğuran işlemlerin de gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu hükümlere göre yapılan işlemlerin kendisi aleyhine sonuç doğurup doğurmadığı yönünden de sağlıklı inceleme yapılması gerekir. Bu konuda öncelikle belge altında imzası bulunan kişi … temsilci değil ise tanık olarak dinlenmeli, belgedeki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, bu kişinin davalının başka işleri nedeniyle tahsilat yapıp yapmadığı, yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği araştırılmalı ve bu konuda gerektiğinde ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılmalıdır.

...

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davalı, davacı çalışanına 6.000,00 TL ödeme yaptığını savunmuş olup 4.000,00 TL’lik ödeme yönünden davacı çalışanının imzası bulunan yazılı belge bulunmaktadır. Davalı çalışanı dinlenmiş ve belgede yazılı miktarı aldığı ve davacıya verdiğini bildirmiştir. 13.12.2010 tarihli para makbuzu ile davalıdan 4.000,00 TL tahsil eden ve davacının sevkiyat sorumlusu olduğunu kabul ettiği ...’un para tahsiline yetkili olmadığı ileri sürülmüş ise de; davacının ....’ın başka işlerden dolayı yaptığı tahsilatları kabul ederek temsilcisi olarak hareket ettiğine zımnen onay vermesi halinde davacıya ödenmiş sayılacağından davacının defter ve kayıtları incelenip, temsilcisi gibi hareket etmesine onay verildiğinin anlaşılması halinde bu ödeme düşülerek, ispat edilmemesi durumunda da şimdiki gibi davanın sonuçlandırılması, … gerekirken …”

3-) Y. 11. HD, T: 25.06.2012, E: 2011/4819, K: 2012/10863:

“… Davacı vekili, müvekkilinin davalı Banka nezdindeki mevduat hesabından üçüncü kişilerce sahte vekaletnamelerle para çekildiğini ileri sürerek, 11.115,00 TL’nın davalıdan faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, …
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, Dairemizce verilen bozmaya uyularak, hesap cüzdanına davacının elinde iken usulsüz yapılan ödemelerin işlendiği, davacının cüzdana yapılan bu işlemlere zamanında karşı çıkmadığı ve BK’nun 38. maddesine göre icazet verdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
… hükmün ONANMASINA, … oybirliğiyle karar verildi. …”

VI-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Ayfer Kutlu Sungurbey; Yetkisiz Temsil Özellikle Culpa in Contrahendo (Sözleşmenin Görüşülmesinde Kusur) ve Olumsuz Zarar, İstanbul, 1988.

 

 

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X