Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 407

III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza

III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza

Madde 407 - (02.03.2024 kabul tarihli ve 7499 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik)“Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.

Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir.

Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler.

Bu Kanunun kayyımlığa ilişkin hükümleri niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu madde için de uygulanır.”

I-) Not: 

Hüküm, 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m. 5 ile değişikliğe uğramıştır (RG. 12.03.2024; S. 32487). Hükmün değişikliğe uğramadan önceki hali şu şekilde idi:

“Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.”


Ancak, Anayasa Mahkemesinin T: 22.03.2023, E: 2022/105, K: 2023/54 sayılı kararı ile bu maddenin 1. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, ikinci fıkrasının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 4. fıkrası gereğince iptaline, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin 3. fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmişti (RG: 23.06.2023; S: 32230). Anayasa Mahkemesinin kararı için bkz. Başlık II.   

II-) Anayasa Mahkemesi Kararı:

Anayasa Mahkemesinin T: 22.03.2023, E: 2022/105, K: 2023/54 sayılı kararı ile bu maddenin 1. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, ikinci fıkrasının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 4. fıkrası gereğince iptaline, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin 3. fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir:

“… 31. Kural ile özgürlüğü bağlayıcı bir ceza nedeniyle hükümlünün, özellikle şahsi ve mal varlığıyla ilgili bazı hukuki işlemleri yapamayacağından kendisine kanun gereğince mutlak olarak vasi atanmasıyla korunması amaçlanmaktadır. Ancak bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan kişilerin ayırt etme gücünü haiz ve herhangi bir vasi atanmaksızın kendi işlemlerini yürütebilecek durumda oldukları açıktır. Dolayısıyla hükümlü, kendi işlemlerini görebilecek durumda olup olmadığı değerlendirilmeksizin kendisine vasi atanmasıyla kural olarak vasinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremeyecek, özellikle mal varlığıyla ilgili kimi işlemlerde vesayet ve denetim makamlarının izni gerekecek, kişiye sıkı sıkıya bağlı nişanlanma ve evlenme gibi işlemler için dahi öncelikle vasinin rızası aranacak, kefalet, vakıf kurmak, önemli bağışlarda bulunmak için vasinin onayı olsa da herhangi bir işlem yapamayacaktır. Böylece hükümlünün şahsi gözetimi ve mal varlığının idaresi adına özel hayatın korunması ve mülkiyet haklarına büyük ölçüde sınırlama getirilmektedir.

32. Bu bağlamda kuralla hükümlünün gerçekten korunmasını gerektiren durumların bulunup bulunmadığının araştırılıp ancak böyle bir durumun varlığı hâlinde vesayet kararı verilmesi hususunda mahkemeye takdir hakkı tanınmamakta ya da ihtiyaçları dikkate alınarak hükümlünün ergin ve ayırt etme gücünün bulunması nedeniyle vesayete göre kişinin ehliyetini daha az sınırlayan ve daha dar koruma sağlayan yasal danışmanlık ve kayyımlık atamasına imkân sağlanmamaktadır. Dolayısıyla kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmadığını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kuralla hükümlüye zorunlu olarak vasi atanmasının hükümlünün korunması amacı bakımından gerekli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 20. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir. ...” (RG: 23.06.2023; S: 32230).

III-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 04.12.1929, E: 1929/33, K: 1929/18:

“… Beş seneden ziyade ağır hapis cezasına mahkûm olanların mahcuriyeti kanuniye halinde bulundurularak emvallerinin idaresinde Kanunu Medenî ahkâmı tatbik olunacağı Ceza Kanunu’nun 33 üncü maddesinde gösterilmesine ve Kanunu Medenî hükmünce bu kabil mahkûmlara her halde bir vasi nasbedilmesi icabetmesine nazaran ceza mahk’umiyeti neticesi olan mahcuriyetin ilamda ayrıca tasrih ve hükmüne lüzum olmadığı ekseriyetle takarrür etmiştir.” (RG. 16.02.1930; S: 1425).

2-) Y. 2. HD, T: 28.12.2006, E: 2006/10102, K: 2006/18601:

“… Türk Medeni Kanununun 407. maddesi; bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir ceza ile mahkum olan ergin kişinin kısıtlanacağın(ı) 471 inci maddesi de, hapis halinin sona ermesi halinde vesayetin kendiliğinden kalkacağını hükme bağlamıştır. Toplanan delillerden M. Ç.’in 20.12.2005 günlü kısıtlama kararından önce 17.12.2005’te şartlı tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında isteğin reddedilmesi gerekir. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerekmiştir. …”

3-) Y. 4. HD, T: 25.04.2005, E: 2004/10117, K: 2005/4368:

“… Davalı Ahmet B. tazminat davası bitmezden önce ceza mahkemesinin kesinleşen kararıyla 1 yıl 1 ay 10 gün ağır hapis cezası ile hükümlülüğüne karar verilmiş olmakla yasal kısıtlılık altına girmiştir. Bu nedenle adı geçen davalıya Medeni Kanun’un 407. maddesi uyarınca bir vasi tayin edilip edilmediği araştırılmalıdır. Şayet bu işlem yapılmamışsa öncelikle yasal kısıtlıya bir vasi atanması sağlanmalı ve mahkeme kararı vasiye tebliğ edilmelidir. …”

IV-) Türk Kanunu Medenîsi:

III. Hapis

Madde 357

Bir sene veya daha ziyade hürriyeti salip bir ceza ile mahkûm olan her reşit için, bir vasi nasbolunur. Hükmü icraya memur daire, mahkûmun cezasını görmeğe başladığını; sulh mahkemesine, hemen ihbar ile mükelleftir.

V-) Madde Gerekçesi:

Yürürlükteki 357 nci maddeyi karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur.

VI-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:

1-) ZGB:

III. Freiheitsstrafe

Art. 371

1 Unter Vormundschaft gehört jede mündige Person, die zu einer Freiheitsstrafe von einem Jahr oder darüber verurteilt worden ist.

2 Die Strafvollzugsbehörde hat, sobald ein solcher Verurteilter seine Strafe antritt, der zuständigen Behörde Mitteilung zu machen.

2-) CCS:

III. Détention

Art. 371

1 Sera pourvu d’un tuteur tout majeur condamné pour un an ou plus à une peine privative de la liberté.

2 L’autorité chargée de l’exécution des jugements est tenue d’informer sans délai l’autorité compétente que le condamné a commencé sa peine.

 

Not: İsviçre Medenî Kanunu’nun 371. maddesi 19.12.2008 tarihli Federal Kanun ile 01.01.2013 itibariyle değişikliğe uğramıştır.

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X