Yedek Mirasçı Atama (Alelade İkameli Mirasçı Nasbı) - Yedek Vasiyet Alacaklısı Atama (Alelade İkameli Vasiyet Alacaklısı Atama) - Art Mirasçı Ataması (Fevkalade İkameli Mirasçı Nasbı) - Önmirasçının Yükümlülüğü - Artmirasçıya Sağlanan Güvenceler - Mirasın Sulh Mahkemesince Defterinin Tutulması - Güvence Gösterme - Taşınmazlarda Tapu Kütüğüne Şerh İmkânı - Güvence Gösterilmemesinin Yaptırımı - Mirasın Artmirasçıya Geçişi
Bugün yedek mirasçı atama ve yedek vasiyet alacaklısı atama kavramlarını ele alacağız. Arkasından, artmirasçı atama ve art vasiyet alacaklısı atama kavramlarını ele alacağız. Ardından da ölüme bağlı tasarrufla vakıf kurmayı ele alacağız. Onları tamamladıktan sonra da mirastan feragat kavramını, ivazlı ve ivazsız mirastan feragat kavramını ele alacağız.
Bugünün ilk konusu, yedek mirasçı atama ve yedek vasiyet alacaklısı atamadır. Eski Medeni Kanundaki tabirleri de kullanmaya devam edeceğim çünkü eski kitapları zaman zaman karıştırabilirsiniz veya eski tarihli Yargıtay kararlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Eski Medeni Kanundaki tabir alelade ikameli mirasçı nasbı veya alelade ikameli mirasçı atamadır. Yeni Medeni Kanunun kullandığı tabir ise yedek mirasçı atamadır.
Bir de fevkalade ikameli mirasçı nasbı tabirimiz var. Buna da Yeni Medeni Kanunumuz artmirasçı atama diyor. Üçüncü kavram da Medeni Kanunda adı geçmeyen ama kitaplarda adı geçen kurucu ikame kavramıdır. Burada da yeni Medeni Kanun çerçevesinde yazılan kitaplarda kurucu artmirasçı atama tabirinin kullanıldığını görüyoruz.
Dikkat edecek olursanız, hep mirasçı atanmasından mirasçı nasbından söz ettim. Ama Medeni Kanunumuzun yaklaşımı sadece mirasçı atanmasıyla sınırlı değildir. Medeni Kanunumuz bir fıkra ile dahi olsa yedek vasiyet alacaklısının belirlenmesinden, aynı şekilde bir fıkra ile dahi olsa art vasiyet alacaklısının belirlenmesinden bahsediyor. Biz size temelde yedek mirasçı atama olgusunu ve artmirasçı atama olgusunu anlatacağız ama verdiğimiz bilgiler bünyesine uygun düştüğü müddetçe yedek vasiyet alacaklısı ve art vasiyet alacaklısına da uygulanacaktır.
Yedek Mirasçı Atama (Alelade İkameli Mirasçı Nasbı)
Önce alelade ikameli mirasçı nasbına yani yedek mirasçı atamaya bakalım. Medeni Kanunun “Yedek mirasçı atama” kenar başlığını taşıyan 520. maddesi diyor ki:
“Mirasbırakan, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi hâlinde onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak atayabilir.
Bu kural belirli mal bırakmada da uygulanır.”
Medeni Kanunumuzun yaklaşımı şudur: Kişi bir ölüme bağlı tasarruf yapabilir. Bu ölüme bağlı tasarrufunda mirasçı atamasında bulunabilir ve bu mirasçı atamasında şunu söyleyebilir: “A benim ölümümde mirasçım olsun ama o mirasçı olamazsa B mirasçım olsun.” Yani söz konusu ölüme bağlı tasarrufuyla bir yedek mirasçı atıyor, eski Medeni Kanundaki tabiriyle alelade ikameli bir mirasçı nasbediyor.
Medeni Kanunumuzun hükmündeki dikkati çeken husus şudur: Kanun koyucu “ ... kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi halinde onun yerine geçmek üzere ...” diyor. Acaba buradaki sayılan sebepler sınırlı sayıda mıdır? Başka bir ihtimal söz konusu olamaz mı? Hayır, hükümde sayılan sebepler sınırlı sayıda değildir, başka bir ihtimal de söz konusu olabilir. Örneğin Bay M diyebilir ki: “A mirasçım olsun, A eğer mirastan mahrum olursa onun yerine B mirasçım olsun.” Aynı şekilde, şöyle bir düzenleme yapabilir: Bay M diyebilir ki: “A mirasçım olsun ama benim bu ölüme bağlı tasarrufum iptal edilecek olursa, geçersiz olacak olursa o zaman B mirasçım olsun.” Aynı şekilde, Bay M diyebilir ki: “A mirasçım olsun, şu ya da bu sebeple mirasçım olamazsa B mirasçım olsun diyebilir.” Demek ki, ölüme bağlı tasarrufta bulunan her halükarda geniş bir düzenleme imkânına sahiptir. Mirasın reddi ihtimalini, önce ölme ihtimalini, ölüme bağlı tasarrufun iptal edilme ihtimalini, mirastan mahrum olma ihtimalini dikkate alarak ikameli ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Yeni Medeni Kanundaki deyimiyle böyle sebeplere dayanarak yedek mirasçı atayabilir.
Yedek Vasiyet Alacaklısı Atama (Alelade İkameli Vasiyet Alacaklısı Atama)
Alelade ikameli vasiyet alacaklısı atamasında yani yedek vasiyet alacaklısı atamasında da mantık aynıdır çünkü gördüğünüz gibi Medeni Kanun madde 520’nin 2. fıkrası diyor ki, bu kural belirli mal bırakmada da uygulanır. Yani “A benim vasiyet alacaklımdır, ona bir taşınmazımı veya taşınırımı bağışlıyorum, ona bir taşınmazımı vasiyet ediyorum ama ölümümde benden önce öldüğü için A vasiyet alacaklısı olamazsa o zaman B’yi vasiyet alacaklısı olarak atıyorum.” diyebilir. Aynı şekilde, “A’yı vasiyet alacaklısı olarak atıyorum, ona taşınmazımı veya taşınırımı vasiyet ettim veya ona bir alacak vasiyetinde bulunuyorum; o benim ölümümde vasiyet alacağını reddettiği için vasiyet alacaklısı sıfatını kazanamazsa onun yerine B vasiyet alacaklısı olsun.” diyebilir. Bunun gibi yedek vasiyet alacaklısı atama olgusunun içerisinde başka birtakım sebepler de öngörebilir ve kişiyi yedek vasiyet alacaklısı olarak atayabilir.
Yedek mirasçı atamada kullandığımız terimler, “asıl mirasçı” ve “yedek mirasçıdır”. “Bay A’yı mirasçı olarak atıyorum. A benim ölümümde sağ değilse o zaman Bay B mirasçım olsun.” A asıl mirasçı, B yedek mirasçıdır. “Bay A’yı vasiyet alacaklısı olarak atıyorum, o benim taşınmazımın sahibi olsun. Bay A benim ölümümde eğer vasiyet alacaklısı sıfatını kazanamazsa örneğin benden önce öldüğü için o zaman Bay B’yi vasiyet alacaklısı olarak belirliyorum.” Yani asıl mirasçı ve yedek mirasçı terimimiz vardır. Aynı zamanda, asıl vasiyet alacaklısı ve yedek vasiyet alacaklısı terimimiz vardır.
Aslında gördüğünüz gibi bunlar özel birtakım ölüme bağlı tasarruflar değildir. Mirasçı atanmasının veya musaleh atanmasının yani vasiyet alacaklısı atanmasının çeşitli şekillerde karşımıza çıkması olarak nitelendirilmelidirler.
Art Mirasçı Ataması (Fevkalade İkameli Mirasçı Nasbı)
Yavaş yavaş artmirasçı atanmasına yani fevkalade ikameli mirasçı nasbına geçebiliriz. Aynı şekilde art vasiyet alacaklısı atanmasından da bahsedeceğiz. Medeni Kanunumuzun “Artmirasçı atama” “I. Belirlenmesi” kenar başlığını taşıyan 521. maddesi diyor ki:
Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı atadığı kişiyi mirası artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.”
Yani mirasbırakan; art arda mirasçı olacak şekilde, sıralı bir şekilde birden çok mirasçı atayabilir. Örneğin Bay M diyor ki: “Ölüme bağlı tasarrufta bulunuyorum ve A’yı mirasçı naspediyorum. A mirasçı olduktan sonra, A’nın vefatında da Bay B’nin mirasçım olmasını istiyorum.”
Art mirasçı atama konusunda kullandığımız terimler “önmirasçı” ve “artmirasçı” terimleridir. Aynı şekilde, bu konuda da vasiyet alacaklıları sırayla saptanabilir çünkü 521. maddenin 3. fıkrası diyor ki:
“Bu kurallar belirli mal bırakmada da uygulanır.”
Yani mirasbırakan ön vasiyet alacaklısı da art vasiyet alacaklısı da atayabilir. Örneğin Bay M diyebilir ki: “Taşınmazım Bay A’ya ait olsun, o benim ön vasiyet alacaklımdır. O beş sene boyunca bu taşınmazımın sahibi olsun fakat beşinci senenin sonunda bu taşınmazın sahibi artık Bay B olsun.” Bay A ön vasiyet alacaklısıdır, Bay B de art vasiyet alacaklısıdır. Aynı şekilde, “Bay A, bir taşınırımın, otomobilimin sahibi olsun. Ölünceye kadar onun bu hak sahipliği devam etsin fakat o öldükten sonra bu araç Bay B’ye ait olsun, yani art vasiyet alacaklısına ait olsun.” diyebilir.
Bu noktada 521. maddenin 2. fıkrasına değineceğim. Kanun koyucu diyor ki:
“Aynı yükümlülük artmirasçıya yüklenemez.”
Yani Medeni Kanunumuz ancak ve ancak iki dereceli bir artmirasçı atamaya müsaade etmiştir. Mirasbırakan, “A mirasçım olsun, onun vefatında B mirasçım olsun, onun vefatında C mirasçım olsun.” diyemez. Yani kanun koyucu diyor ki; artmirasçı mirası tekrar bir üçüncü kişiye nakil mükellefiyeti altına sokulamaz.
Peki, biraz önce okuduğunuz “Yedek mirasçı atama” kenar başlıklı 520. maddede böyle bir sınırlama var mıydı? Kanun koyucu, yedek mirasçı atamada herhangi bir sınır çizmiyor. “A mirasçım olsun, o olamazsa B olsun, o olamazsa C olsun, o olamazsa D olsun.” örneğindeki gibi sınırsız sayıda yedek mirasçı veya yedek vasiyet alacaklısı atanabilir. Fakat artmirasçı atama veya art vasiyet alacaklısı atamada yani fevkalade ikame müessesesinde ancak ve ancak iki dereceli mirasçı veya vasiyet alacaklısı atamaya müsaade ediyor.
Gördüğünüz gibi, önmirasçı A bütün ömrü boyunca veya belirli bir süreyle, örneğin beş sene süreyle mirasçı olabiliyor. Yani mirasbırakan belirli bir süre koyabiliyor veya bozucu şarta bağlayabiliyor. Diyebiliyor ki, şu olay gerçekleşinceye kadar mirasçım olsun, ondan sonra mirasçım Bay B olsun. Örneğin Bay M, “A’yı mirasçı olarak atıyorum. Üniversite eğitimini tamamlayıncaya kadar mirasçım olsun. Üniversite eğitimini tamamladığında da onun ardından artık Bay B mirasçım olsun.” diyebiliyor.
Demek ki kanun koyucu diyor ki, “Bay B; A’nın ölümünden sonra artmirasçı olabilir, belli bir süre geçtikten sonra artmirasçı olabilir veya belli bir olay gerçekleşince artmirasçı olabilir.” Kısacası A ve B’nin sırayla mirasçı olması söz konusudur. Fakat farkında olmanız gereken şudur: A’da B’de Bay Mirasbırakanın mirasçısı yani Bay M’nin külli halefidir. Dolayısıyla, M’nin ölümünde A önmirasçı sıfatına sahip olacaktır yani A tüm mirasa külli halef sıfatıyla sahip olacaktır. Külli halef sıfatıyla sahip olduğu için de mirasbırakanın borçlarından şahsen sorumlu olacaktır. Birden çok mirasçı varsa, elbette onlarla birlikte müteselsil olarak sorumlu olacaktır.
A’nın ölümünde veya o beş senelik zaman dilimi geçince veya o bozucu şart gerçekleşince artmirasçı Bay B mirasçı olacaktır. Bu kez de yine aynı şekilde, Bay M’nin külli halefi sıfatıyla, Bay B onun mirasçısı olacak ve bu çerçevede mirasbırakanın borçlarından da artık o şahsen sorumlu olmaya başlayacaktır. Birden çok mirasçı varsa onlarla birlikte müteselsil olarak sorumlu olacaktır.
Demek ki A, önmirasçı prensip itibariyle Bay M’nin ölümünde mirasçı oluyor. Bay B ise belki önmirasçı A’nın ölümünde, belki belli bir süre geçtikten sonra, belki de bir bozucu şartın gerçekleşmesinden sonra mirasçı olacaktır. Yani mirasbırakan, “A, okulunu tamamladığında, üniversite eğitimini tamamladığında, doktora tezini savunduğunda artık mirasçım olmasın.” diyorsa bu çerçevede artık artmirasçının mirasçılığı başlayacaktır. Ama biz biliriz ki, A da B de yani önmirasçı da artmirasçı da Bay M’nin, Bay Mirasbırakanın mirasçısıdırlar.
Önmirasçının Yükümlülüğü
Önmirasçı A nasıl davranacak? Yani bir tam hak sahibi olarak dilediği gibi tasarrufta bulunabilecek midir yoksa onun tasarruf yetkisi sınırlı mıdır? Sonuç itibariyle önmirasçı mirası artmirasçıya nakletmekle yükümlüdür. Önmirasçı, mirasbırakanın ölümünde ona mirasçı olur çünkü Medeni Kanunumuz 524. maddesinde diyor ki:
“Önmirasçı, mirası atanmış mirasçılar gibi kazanır.”
Atanmış mirasçı mirası nasıl iktisap eder? Mirasbırakanın ölümünde kendiliğinden iktisap eder. Ön mirasçının da iktisabı atanmış mirasçılar gibi bir iktisaptır. Kendisi de zaten hiç tartışmasız atanmış bir mirasçıdır fakat onun diğer atanmış mirasçılardan bir farkı vardır. Önmirasçı sıradan bir atanmış mirasçı değildir. Onun Medeni Kanunumuzun 524. maddesinin 2. fıkrasına göre bir yükümlülüğü vardır. Diyor ki kanun koyucu:
“Önmirasçı mirasa artmirasçıya geçirme yükümlülüğüyle sahip olur.”
Arkasından aklınıza haklı olarak bir başka soru gelecektir: Önmirasçı, mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan mahrum olduysa veya mirası reddederse ne olacaktır? Ölüme bağlı tasarrufta bulunan Bay M diyor ki, “A önmirasçımdır, beş sene sonra B artmirasçımdır.” A bir şekilde önmirasçı sıfatını kazanamıyorsa Medeni Kanunun 525. maddesinin 3. fıkrası açıkça diyor ki:
“Önmirasçı mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan yoksun kalmışsa ya da mirası reddederse, miras artmirasçıya geçer.”
Artmirasçıya Sağlanan Güvenceler
Mirasın Sulh Mahkemesince Defterinin Tutulması
Yavaş yavaş kafanızda şöyle sorular belirmiş olması lazım: Artmirasçının eline ne geçecek? Acaba biz artmirasçıyı nasıl koruyacağız? Bütün bu mirası Bay A, hani deyim yerindeyse har vurup harman savurursa B’nin eline ne geçecek? Kanun koyucu bunu da dikkate almış, “Güvence” kenar başlığını taşıyan 523. maddesinin 1. fıkrasında diyor ki:
“Önmirasçıya geçen mirasın sulh mahkemesince defteri tutulur.”
Tahmin edileceği üzere böylelikle önmirasçıya intikal eden mirasla onun kendi kişisel mal varlığının, onun kendi öz malvarlığının birbirinden ayrılmasına imkân sağlayacağız. Bu hüküm emredici niteliktedir. Mirasbırakan tarafından aksi öngörülemez.
Güvence Gösterme
Medeni Kanunumuzun getirdiği ikinci tedbir de şu şekilde karşımıza çıkıyor, kanun koyucu 523. maddenin 2. fıkrasında diyor ki:
“Mirasbırakan açıkça bağışık tutmadıkça, mirasın önmirasçıya teslimi onun güvence göstermesine bağlıdır.”
Gördüğünüz gibi defter tutulması emredici niteliktedir, aksi kararlaştırılamaz; ikinci fıkrada ise mirasbırakan aksini öngörebilir. Aksini öngörmediyse yani güvence gösterilmesinden bağışık tutmadıysa, evet önmirasçı Bay A, mirasbırakanın ölümünde kendiliğinden mirasçı olur ama o tereke değerlerinin, o mirasın sonuç itibariyle A’ya teslimi gerekir. O teslim esnasında da Bay A’dan bir güvence talep edilir. Bu güvence kefalet, rehin, ipotek, banka teminat mektubu, garanti sözleşmesi olabilir. Aklınıza gelebilecek tüm teminatlar artmirasçı Bay B için ortaya çıkan riski, rizikoyu teminatlandırabilir. Yani sonuç itibariyle, Bay B’nin beklenen hakkına bir saldırıda bulunulmamalıdır. Onun beklenen hakkına bir tecavüzde bulunulmamalı, kişi hukuka aykırı şekilde zarara uğratılmamalıdır.
Bu çerçevede kanun koyucu, birtakım teminatların talep edilebileceğini söylüyor ama aksini mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufunda öngörebiliyor. “Ben A’yı teminat göstermekten muaf tuttum.” diyebiliyor.
Taşınmazlarda Tapu Kütüğüne Şerh İmkânı
Kanun koyucu 523. maddenin 2. fıkrasının 2. cümlesinde bir başka kolaylıktan da söz ediyor, diyor ki:
“Taşınmazlarda bu güvence, yeterli görüldüğü takdirde mirası geçirme yükümlülüğünün tapu kütüğüne şerh verilmesiyle de sağlanabilir.”
Yani bu ikameli tasarrufun varlığı tereke değerleri arasındaki taşınmazların tapu kütüğündeki sayfasına şerh edilebilir. Bir diğer söyleyişle, önmirasçı Bay A’nın mirası artmirasçıya devir yükümlülüğü altında bulunduğu şerh edilebilir. Ben öğrenci olsam Medeni Kanunun 523. maddesinin ikinci fıkrasının yanına “Tasarruf yetkisinin kısıtlanmasında” kenar başlığını taşıyan Medeni Kanun madde 1010’u not alırım. Nispi hakların şerhini eşya hukuku derslerinden hatırlarsınız. Tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerhi ve muvakkat tescilin şerhi, yani geçici tescilin şerhinden söz ederiz. Burada bir tasarruf yetkisi sınırlaması vardır ve Medeni Kanun madde 1010’da bu konu şöyle düzenlenmiştir:
“Aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tapu kütüğüne şerh verilebilir:
3. Aile yurdu kurulması, artmirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen işlemler.”
Demek ki, tapu kütüğüne şerh de söz konusu olabilir. Bu şerh de artmirasçının haklarını belli ölçüde güvence altına alacaktır.
Güvence Gösterilmemesinin Yaptırımı
Önmirasçı, teminat göstermekten muaf tutulabiliyor. Fakat önmirasçı teminattan muaf tutulmadıysa ve güvence göstermiyorsa veya gösterdiği güvence yeterli olmuyorsa veya güvence göstermekten muaf tutulmasına rağmen artmirasçının haklarını ihlal ediyorsa yani onun beklenen hakkına tecavüz ediyor, onun eline bu mirastan belki de hiçbir şey geçmemesine sebebiyet verecek şekilde davranıyorsa, örneğin mirasa konu malvarlığını zarara uğratıyorsa o zaman kanun koyucu başka bir yaptırım öngörüyor. Medeni Kanunun 523. maddesinin 3. fıkrası diyor ki:
“Önmirasçı güvence göstermez veya artmirasçının beklenen haklarını tehlikeye düşürürse, mirasın resmen yönetimine karar verilir.”
Demek ki bu durumda miras, sulh mahkemesince yönetilecek, idare edilecektir. Eğer merak ediyorsanız Medeni Kanunun “Terekenin resmen yönetilmesi” kenar başlıklı 592. maddesine göz atabilirsiniz. Bunu biz zaten ikinci dönem dersimizin akışında ele alacağız.
Dolayısıyla, Medeni Kanunun getirdiği üç güvence vardır. Biri sulh hukuk mahkemesince mirasın defterinin tutulmasıdır. Diğeri teminat gösterilmesidir. Bir diğeri de önmirasçı daha tehlikeli davranışlarda bulunuyorsa terekenin sulh hukuk mahkemesince resmen yönetilmesidir.
Artmirasçı atamada önmirasçı A tam hak sahibidir, artmirasçı B de beklenen bir hakka sahiptir. Yani Bay B örneğin Bay A’nın vefatında tam hakka kavuşacaktır. Doktrin de haklı olarak bize diyor ki, A’nın mirası B’ye devir yükümlülüğüne ilişkin diğer sorunları çözmek için Medeni Kanunun intifa hakkına ilişkin hükümlerinden kıyasen yararlanırız çünkü elimizde başka uygulayabileceğimiz hüküm yoktur. Aslında önmirasçı A tam hak sahibi, intifa hakkı sahibi değildir yani A’nın bir sınırlı ayni hakkı yoktur ama mirası artmirasçı B’ye geçirmekle yükümlüdür. B beklenen hak sahibidir, o da bir gün tam hakka kavuşacaktır. Dolayısıyla, kanunda birtakım boşluklar söz konusudur ve biz bu boşlukları intifa hakkına ilişkin hükümlerden kıyasen yararlanmak suretiyle doldurabiliriz.
Mirasın Artmirasçıya Geçişi
Artmirasçı ne zaman mirasçı olacak, yani mirasa ne zaman sahip olacak? Medeni Kanunumuzun “Artmirasçıya geçiş” kenar başlığını taşıyan 522. maddesinin 1. fıkrası diyor ki:
“Tasarrufta geçiş anı belirtilmemişse miras, önmirasçının ölümüyle artmirasçıya geçer.”
Bu fevkalade ikameli mirasçı atamada çeşitli ihtimaller söz konusu olabilir. Önmirasçı A’nın ölümünde B mirasçı olsun. A beş sene süreyle mirasçı olsun sonra B mirasçım olsun. A’nın çocukları okullarını bitirinceye kadar A mirasçım olsun sonra B mirasçım olsun gibi ihtimaller olabilir. O yüzden kanun koyucu, açıkça bir belirleme yapılmadıysa artmirasçı önmirasçının ölümünde mirasçı olacaktır diyor.
Arkasından da ikinci fıkrada bize şunun sinyalini veriyor, diyor ki, mirasbırakan belli birtakım olayları öngörmüş olabilir, belli bir sürenin geçmesini öngörmüş olabilir. Eğer mirasbırakan bir süre koyduysa, süre dolmadan önmirasçı ölürse ne yapacağız? Örneğin, A beş yıl boyunca mirasçım olsun dedi fakat bu süre dolmadan A vefat etti. Acaba miras doğrudan doğruya artmirasçıya mı geçecektir yoksa önmirasçının mirasçılarına mı kalacaktır? Önmirasçının mirasçılarına kalacaktır. Fakat tahmin edileceği üzere, onlar da teminat göstermekle yükümlü olacaklardır. Bunu Medeni Kanunun 522. maddesinin 2. fıkrasından çıkartıyoruz. Kanun koyucu diyor ki:
“Tasarrufta geçiş anı gösterilmiş olup önmirasçının ölümünde bu an henüz gelmemişse miras, güvence göstermeleri koşuluyla önmirasçının mirasçılarına teslim edilir.”
Artmirasçının mirasçı olabilmesi için ne gerekir? Önmirasçının ölümünde sağ olması gerekir. Sağ değilse bu miras nihai olarak artık önmirasçıya ait olacaktır. Bu sonuca Medeni Kanunun 522. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemeye dayanarak varıyoruz. Kanun koyucu diyor ki:
“Mirasın artmirasçıya geçmesine herhangi bir sebeple olanak kalmadığı anda miras, önmirasçıya; önmirasçı ölmüşse onun mirasçılarına kesin olarak kalır.”
Önmirasçı da daha önce vefat etmişse miras bu kez kime kesin olarak kalır? Önmirasçı ölmüşse önmirasçının mirasçılarına kesin olarak kalır.
Demek ki artmirasçı, önmirasçının ölümünde sağ ve mirasa ehil olmalıdır. Eğer sağ değilse veya mirasa ehil değilse o zaman önmirasçı bu mirasa kesin olarak sahip olur. Önmirasçı da daha önce öldüyse bu tereke onun kendi mirasçılarına kesin olarak geçer.